Nakliyede Sürdürülebilirlik ve Yeşil Taşımacılık
Nakliye sektörü büyüdükçe çevresel etkisi de artıyor. Artık şirketler için yalnızca hızlı ve ucuz taşımak yetmiyor; aynı zamanda çevreye duyarlı taşımak da önemli bir rekabet kriteri haline geliyor. “Yeşil nakliye” ya da sürdürülebilir taşımacılık, karbon salımını azaltan, kaynakları verimli kullanan ve atığı minimize eden lojistik yaklaşımlarının genel adıdır.
Sürdürülebilir nakliyenin ilk adımı rota optimizasyonudur. Aynı gün içinde birden fazla teslimat yapılırken, akıllı yazılımlar sayesinde araçlar en kısa değil en verimli güzergâha yönlendirilir. Böylece yakıt tüketimi ve emisyon düşer. Boş araçla geri dönüşü azaltmak (dönüş yükü planlamak) da sürdürülebilirliğin en etkili yöntemlerinden biridir. Tek yön çalışan hatlar hem maliyeti hem çevresel etkiyi büyütür.
İkinci adım araç teknolojileridir. Elektrikli veya hibrit dağıtım araçları özellikle şehir içi kısa mesafelerde ciddi avantaj sağlar. Daha düşük bakım masrafı ve sıfıra yakın egzoz salımı sayesinde birçok Avrupa şehri dağıtımı giderek bu araçlara kaydırıyor. Türkiye’de de büyükşehirlerde benzer bir dönüşüm hız kazanıyor. Ağır vasıta tarafında ise Euro 6 motor standartları, aerodinamik iyileştirmeler ve yakıt tasarruflu lastikler salımı azaltmaya yardımcı oluyor.
Paketleme de işin önemli ayağı. Gereğinden büyük kutu kullanmak hem depolama hem araç içi hacmi artırır ve daha çok sefer ihtiyacı doğurur. “Doğru boyutlu ambalaj” yaklaşımı hem maliyeti hem karbon etkisini düşürür. Ayrıca geri dönüştürülebilir, biyobozunur ya da tekrar kullanılabilir paketleme malzemelerine geçiş, sürdürülebilir markaların ortak noktası haline geldi.
Teslimat modelleri de değişiyor. Kargo dolapları (locker), toplu teslimat noktaları ve zaman planlı teslimatlar, araçların aynı bölgeye tekrar tekrar girip çıkmasını engeller. Bu, şehir trafiğini ve hava kirliliğini azaltır. Sürdürülebilirlik, nakliye sektöründe artık bir “ekstra iyilik” değil, geleceğe uyum zorunluluğudur.
